İhtilaf Konusu Olan Harcamaların Gider Niteliği
Dr. Hasan Yalçın E. Uzmanı, YMM
Ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilecek harcamalar ihtilaf
konusu yapılabilmektedir. Söz konusu ihtilafların çözümünün uzun sürmesi
halinde ise, bu giderlerin hangi vergilendirme döneminin gideri olarak dikkate
alınacağı ve giderler için karşılık ayrılıp ayrılmayacağı sorunu gündeme
gelmektedir.
VUK’un 288’inci maddesinde yapılan açıklamalar karşılıkları tanımlayıcı
niteliktedir. Sadece bu madde hükmünden hareketle karşılık ayırmak hatalıdır.
Ayrıca ihtilaflı giderler açısından anılan kanun maddesinin kullanılması zaten
mümkün değildir.
Konuya ilişkin olarak Danıştay’ın çeşitli daireleri tarafından muhtelif
tarihlerde verilen kararlarında ihtilaflı giderlerin kesinlik kazandığı başka
bir ifadeyle uyuşmazlığın
çözüldüğü yılın gideri olarak dikkate alınacağını belirtmiştir. Bu görüşe biz de
katılıyoruz. Anılan Danıştay kararlarının bir kısmının özetine takip eden
bölümde yer verilmiştir:
“İhtilaflı
olup miktarı kesin olarak belli olmayan giderler ilgili yılda değil,
uyuşmazlığın çözümlendiği yılda gider kaydolunabilir.
İncelenen dosya münderecatında uyuşmazlık, ödevlinin Genel Sigorta
şirketi ile arasındaki sigorta muamelesi nedeniyle 1963-1966 yıllarında adı
geçen şirket lehine tahakkuk ettirilmesi gereken faizin tamamının 1968 yılında
gider yazılıp yazılmayacağına ilişkin bulunmaktadır.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13’üncü maddesine göre, bir masraf unsuru ancak ilgili yıl kazancından tenzil edilebilirse de, davacı şirket ile Genel Sigorta Şirketi arasında hesaplanması gereken faizler, hesap mutabakatlarının yapılmaması ve arada bazı ihtilaflı konuların mevcut olması nedeniyle ilgili yıllarda tahakkuk ettirilmemiştir. Bu konuda mutabakat 1968 yılında davacı şirket idare meclisince tasvip edilmesi ile kesinleşmiş ve 218.022,39 lira tutarındaki faizin aynı yıl zararlarına intikal ettirilmesi uygun bulunmuştur.
Ayrıca bu faizler için önceden karşılık ayrılmamış olması da, bunların
miktarlarının belli olduğu ve gerçek niteliğini kazandığı yılda zarara
aktarılmasına engel teşkil etmez.
Bu nedenlerle davacı iddialarının kabulü ile Temyiz Komisyonu kararının
318.022,39 liraya ilişkin matrah kaleminin bozulmasına oybirliğiyle karar
verildi.” (Danıştay
13. Daire, 11.02.1975 Tarih ve E.No:1974/3872, K.No:1975/465)
“Mahkeme
kararı ile şirketin eski yıllar için sonraki yıllarda kesinlik kazanarak
ödediği kira bedeli ödendiği yılın giderlerine kaydedilebilir.
Şirketin kira borcundan dolayı
bilançonun pasifinde herhangi bir karşılık ayırmadığı, esasen karşılık ayırsa
da karı azaltıcı nitelikte böyle bir kaydın (Vergi Usul Kanunu’nun 288’inci
maddesinde yazılı koşulların var olmayışı nedeniyle) kabul edilmesine olanak
bulunmadığına göre kiranın daha yüksek olması gerektiğine hükmeden mahkeme
kararı üzerine şirketin ödediği kira farklarını geçmiş dönemlere intikal
ettirmesi olanağının bulunmadığı, ikinci ve daha önemlisi ise, vergiyi doğuran
olayı tanımlayan Vergi Usul Kanunu’nun 19’uncu maddesinde nasıl ki vergi
alacağının vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vuku veya hukuki
durumun tekemmülü ile doğacağı belirtilmiş ise de, vergi alacağının doğacağı
direkt etkisi olan gider için de aynı durumun söz konusu üzerinde durulmuş
olmasıdır.
Bu bakımdan ödenen veya borç niteliğini kazanan meblağların ödemenin
yapıldığı veya borç niteliğini kazandığı yıllarda gider olarak yazılması kabul
edildiği gibi, ortaya çıkan hukuki duruma göre ödenmesi gereken borç durumuna
girmiş meblağların da geçmiş yıllarla ilgilendirilmeyerek hukuki durumun ortaya
çıktığı yılda gider olarak yazılmasını kabul etmek gerekir. Olayda ise söz
konusu kira farkının miktar yönünden kesinlik kazanması ve ödenmesi gereken
duruma girmesi 1968 yılındadır. Anılan yıl karıyla ilgili olan bu ödemenin
geçmiş yıllara mal edilmesi olanağı yoktur.” (Danıştay 4. Daire 10.03.1975
Tarih, E.No:1973/5128, K.No:1975/827)
“Mahkeme kararı ile ödenen sigorta primi işveren hissesi ödendiği yılda gider kaydolunur.
Vergi Usul Kanunu’nun 19’uncu maddesinde, vergi alacağı, vergi
kanunlarının, vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü
ile doğacağı hükme bağlanmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda sigorta primleri mahkeme kararı üzerine icraca
yapılan kovuşturma üzerine 1966 yılında ödendiğine, yani bu matrah nedeni ile
bir vergi alacağının bulunmadığını ortaya koyan hukuki durum 1966 yılında
tekemmül ettiğine ve davacı vergi dairesi müdürlüğü tarafından sigorta
primlerinin ilişkin bulundukları yıllarda işveren sigorta prim hissesinin de
ayrıca gider kayıt edildiği kanıtlanmamış bulunmasına göre tarhiyatın terkini
yolunda verilen komisyon kararında kanuna aykırılık görülmemiştir. Bu nedenle
davanın reddine oy birliğiyle karar verildi.” (Danıştay 13. Daire, 14.05.1975
Tarih E.No:1974/701, K.No:1975/1746)
‘’Dava konusu
edilen 2010-2011 ve 2012 yılı ilk altı ayına faturaların 2012 yasal
defterlerine kaydedilerek indirim konusu yapılıp yapılamayacağı
Mahkeme kararına göre belirlenerek ödenen 2010 ve 2011 yılı ile 2012
yılının ilk altı ayına ait kira bedeli ile ortak alan katılım payı ve reklam
katılım payının mahiyet ve tutar itibarıyla kesinleştiği 2012 yılı kurum
kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmekte olup 2010 ve
2011 yılı defterlerine kaydedilmeyen söz konusu giderlerin genel muhasebe
ilkelerine uymak ve 2012 yılı gelir/gider hesaplarıyla bağlantı kurulmak
suretiyle içinde bulunulan yılın defterlerine kaydedilmesi mümkün
bulunmaktadır……..
Ticari kazancın tespitinde tahakkuk esası geçerli olup, bir giderin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için mahiyet ve tutar itibariyle kesinleşmiş olması, kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında bir illiyet bağının bulunması, kazancın elde edilmesine yönelik olması, bu giderlerin tevsik edici belgelere dayanması ve yasal kayıtlarda izlenmesi, karşılığında gayri maddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması ve maliyete dahil edilecek giderlerden olmaması gerekir.
Öte yandan, mahkeme tarafından hükmedilen inkâr tazminatının 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin (g) bendine göre, kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
(İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 19.02.2015 Tarih ve 39044742-KDV.29-297 Sayılı Özelgesi)